MÜŞRİKLERİN ÖZELLİKLERİ:
Müşrikler, şirk koşan kimseler olarak, şirkin taşıdığı bütün özellikleri üzerlerinde taşırlar. Bu özellikleri kısaca sıralarsak:
- Cahildirler. Allah'ı gereği gibi tanımazlar. (Zümer: 67)
- Delile dayanmazlar. (Yunus: 36, Al-i İmran: 151, Fatır: 40)
- Atalarının yolunu körü körüne taklit ederler. (Saffat: 69-71, Bakara: 170, Ahzab: 64-68, Yusuf: 40)
- Ne yapacaklarını bilmeyen şaşkın kimselerdir. (Hac: 31, Rad: 33)
- Alimlerini ve din adamlarını Rab olarak benimserler (Tevbe: 31)
- İlahlarının insanları çarpacağına inanırlar. (Hud: 54)
- Allah'tan başkalarına da dua ve kulluk ederler. (Nisa: 36, Yusuf: 40, Maide: 76, Ahkaf: 5, Cin: 18, 20, Yunus: 106 vb.)
- Kalplerinde korku vardır. (Al-i İmran: 151)
- Tek Allah'a çağrıldıkları zaman inkar ederler, O'na ortaklar koşulunca iman ederler. (Mü'min: 12)
- Allah'tan başkalarına da teslim olurlar. (En'am: 163, Al-i İmran: 64, 79)
- Allah'tan başkasının da gaybı bileceğini iddia ederler. (Kehf: 26, Cin: 26)
- Allah'a karşı kurtarıcı, şefaatçiler edinirler. (En'am: 94)
- Dinde kanunlar koyan ortaklar edinirler. (Şura: 21),
- Açık delilleri ve hak dini yalnız başına hoş görmezler. (Tevbe: 33, Rum: 35, Saff: 9)
- Dinlerini parça parça ederler, yanlarındaki ile öğünürler (Rum: 31-32, Mü'minun: 53)
- Dini ayakta tutmayanlar, onda ihtilaf ederler (Şura: 13)
- Şeytan onlara nüfuz eder, onlar da şeytanı veli edinirler (Nahl: 100)
- Mü'minlere şiddetli düşmanlık gösterirler. (Maide: 82), Onlara üzücü sözler söylerler. (Al-i İmran: 186) Allah'tan başkalarından gaybi yollarla fayda ve zarar beklerler. (Furkan: 2-3, Yunus: 106, Sebe: 22)
- Allah'a her yönüyle yönelmezler (En'am: 79, 161, Fussilet: 6, Yunus: 105)
- Allah'ı severcesine endadlarını (O'na denk tuttuklarını) da severler. (Bakara: 165)
- Allah'la beraber ortak koştuklarına da paylar ayırırlar. Allah'a ayırdıklarını ortaklarına verirler; ama ortaklar için ayırdıklarını Allah'a tahsis etmezler. (En'am: 136)
- Allah'ın ayetlerinden yüz çevirirler, ayetlere uymazlar (Kasas: 87-88, Mü'min: 69)
- Ortak koşup veli edindikleri zatların Allah ile kendi aralarında aracı, vesile olduğuna inanırlar. (Zümer: 3, A'raf: 3-4)
Ey örtüye bürünen! Kalk da uyar, sadece Rabbini yücelt.” (Müddessir,74:1-3)
23 Nisan 2017 Pazar
5 Nisan 2017 Çarşamba
ALLAH’tan başka hüküm koyucu mu
Peygamber Kuran dışında kendiliğinden “dine hüküm koyma” yetkisine sahip midir? Kuran dışında vahiy almış mıdır?
Peygamber vahiyle paralel olarak, tıpkı hakim’in anayasa ve kanunlara bağlı olarak hüküm vermesi gibi hüküm verebilir fakat dinde yasama yetkisi Allah’ındır. Bunu inkar edenler Araf 157: o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. ayetini göstererek peygamberin koyduğu helal ve haramlar olması gerektiğini, bu nedenle dinin hadise muhtaç olduğunu iddia etmektedirler. Fakat bu ayet kuran bağlamında değerlendirildiğinde anlaşılması gereken şudur: peygamber de vahiy (Kuran) ile aldığı haram ve helali açıkça beyan ederek insanları sakındırmaktadır. Bu anlayış aşağıdaki ayetlerle doğrulanmaktadır:
Enam 114: “ALLAH’tan başka hüküm koyucu mu arayayım? Oysa O size kitabı ayrıntılı bir şekilde indirmiştir…”
Kehf 26: De ki: Allah, ne kadar durduklarını daha iyi bilir; göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na mahsustur. O, öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki!… Bütün gökler ve yer halkına, O’ndan başka hiç bir veli yoktur. O, hiç kimseyi, hükmünde ortak yapmaz.
Yusuf 40: O’nun berisinde sizin ve atalarınızın kutsadığı isimlere tapıyorsunuz. ALLAH, onlar hakkında bir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız ALLAH’ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Lakin insanların çoğu bilmezler.
Araf 2: Sana indirilmiş bir kitap. Onunla uyarmak ve müminlere mesaj olması hususunda içinde bir sıkıntı olmasın.
Maide 48: Ve (Ey Muhammed) sana ellerindeki kitapları tasdik edici (doğrulayıcı) ve onu koruyucu olarak bu Kitab’i hakk ile indirdik. Artık onların aralarında Allah’in indirdiğiyle hükmet ve sana Hakk’tan gelenden ayrılıp da onların hevâlarına uyma. Sizin hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri, size haber verecek.
Maide 49: (Sana şu talîmati verdik): Aralarında Allah’in indirdigi ile hükmet ve onlarin arzularina uyma. Allah’in sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptiımamalarına dikkat et. Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına belâ etmek ister. Insanlarin birçogu da zaten yoldan çikmislardir.
Maide 50: Yoksa cahiliye dönemindeki yasaları mı arıyorlar? Bilgiye dayanan kesin inanç sahipleri için ALLAH’tan daha güzel yasa koyucu olabilir mi?
Yunus 15: Ve onlara âyetlerimiz, delillerle okunduğu zaman Bize ulaşmayı dilemeyen kimseler şöyle dedi: “Bize bundan başka bir Kur’ân getir veya O’nu değiştir.” De ki: “O’nu, kendi nefsimden (bir şey) ilka ederek benim değiştirmem olamaz. Ben ancak bana vahyolunan şeye tâbî olurum. Şâyet Rabbime asi olursam muhakkak ki ben, büyük günün azabından korkarım.”
İsra 73: Onlar neredeyse sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi.
Hakka 44-47: Eğer Peygamber bize atfen bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, elbette onu bundan dolayı kıskıvrak yakalardık; sonra da onun şah damarını keser atardık. Hiçbiriniz buna engel de olamazdınız.
Hadislerin uydurma olduğu ile ilgili DELİL:
Nisa 127: O kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar, de ki: Onlar hakkındaki fetvayı Allah veriyor ve kendilerine verilmesi icap eden mirası vermediğiniz ve beğenip almadığınız yetim kızlarla aciz çocuklar hakkında ve yetimlere adaletle muamele hususunda işte size kitapta okunan hüküm. Hayra ait neler yaparsanız şüphe yok ki Allah hepsini bilir.
GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ PEYGAMBER’DEN FETVA İSTEDİKLERİNDE ALLAH DURUMA MÜDEHALE EDİP “AYET” GÖNDERMEKTEDİR. HÜKÜM, PEYGAMBERE BIRAKILMAMAKTADIR.
Ayrıca Maide Suresi 101. ayeti de bu durumu desteklemektedir: Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Eğer Kur’an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. (Açıklanmadığına göre) Allah onları affetmiştir. (Siz sorup da başınıza iş çıkarmayın). Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir. Bu ayette “Kur’an indirilirken sorarsanız size açıklanır” buyruluyor. Demek ki Resul, Kuran ‘a göre hükmediyordu. Referansı Kuran idi. “Kuran tamamlanınca hala aciklanmamış bir şey varsa onu sormayın” diyor. Kuran’da her şeyi ayrıntılı olarak açıkladığını, hiç bir eksik bırakmadığını da ifade ediyor:
Enam 114: Allah size kitabı, içinde herşey inceden inceye açıklanmış olarak göndermişken Allah’tan başkasını mı hakem isteyeceğim?
Yani bir kul olarak Peygamberimizin de bizlerin de hesaba çekilip sorgulanacağı vahiy yalnızca “Kuran’dır”.
Bu tespiti şu ayet-i kerime desteklemektedir:
Zuhruf 44: Ve muhakkak ki o (Kur’an), hem senin için, hem kavmin için bir şereftir ve ileride ondan mes’ul olacaksınız.
Peki Muhammed peygamberimiz Kuran dışında vahiy almış mıdır? Evet, Muhammed Peygamberimiz Kuran dışında da vahiy almış olabilir, aynı Hz.İbrahim (r.a) , Meryem (ra), Musa`nın annesi, İsa’nın havarileri (Maide 111) bal arısı (Nahl suresi) ve Kurandaki diğer örnekleri gibi. Ancak bu vahiyler risalet gereği değildir, günlük olaylarla sınırlıdır, evrenselliği ve dinde bir bağlayıcılığı yoktur. Bunun dayanağı şu ayettir: Ve hani Peygamber, eşlerinden birine gizli bir şey söylemişti de o, bu sözü, başkasına haber verince ve Allah da bunu, Peygambere açınca Peygamber, bu olayın bir kısmını söylemiş, bir kısmındansa vazgeçmiş, söylememişti. Peygamber, bunu eşine haber verince o, kim haber verdi bunu sana demişti, o da demişti ki: Her şeyi bilen haber verdi bana, her şeyden haberdar olan. (Tahrim 3) Bu vahiy, bal arısı ile Allah arasinda olan vahiy gibi insanlığı ilgilendirmeyen bir vahiy çeşididir. Kavram kargaşası yaşayanlar buna “İlham” da diyebilirler. Bunun harici vahiyler, yani bizi ilgilendirenler Kuran’dan ibarettir. “Kuran yetmez deyip peygamberin dinle ilgili hüküm koyucu vahiyler aldığını düşünenlere, 200 yıl sonraki kitaplarla dinin tamamlandığını düşünenler şu ayetin üzerinde de düşünsünler: ,
Maide 3: Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim. Ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ayrıca Kuran’ın hadisler olmazsa anlaşılmaz olduğunu savunan hadisçilere şu soruyu soruyorum: Hadisleriniz arasında neden şu şekilde tek bir hadis bile yok?
X suresindeki Y ile ilgili ayetler geldiğinde biz anlamadık, Resulullah’a götürdük. O da bize “…” diye bu ayetleri açıkladı.
veya
Biz Y ayeti indikten sonra ayetteki hüküm genel midir anlayamadık, Resulullah’a götürdük. O da: “Hayır o ayet münferit X olayı üzerine inen ve sadece X olayını ilgilendiren bir ayettir, genel anlamayın” dedi.
Kuranın olmazsa olmaz açıklayıcısı olduğunu iddia ettiğiniz hadislerinizde neden böyle hadisler yok?
Peygamber vahiyle paralel olarak, tıpkı hakim’in anayasa ve kanunlara bağlı olarak hüküm vermesi gibi hüküm verebilir fakat dinde yasama yetkisi Allah’ındır. Bunu inkar edenler Araf 157: o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. ayetini göstererek peygamberin koyduğu helal ve haramlar olması gerektiğini, bu nedenle dinin hadise muhtaç olduğunu iddia etmektedirler. Fakat bu ayet kuran bağlamında değerlendirildiğinde anlaşılması gereken şudur: peygamber de vahiy (Kuran) ile aldığı haram ve helali açıkça beyan ederek insanları sakındırmaktadır. Bu anlayış aşağıdaki ayetlerle doğrulanmaktadır:
Enam 114: “ALLAH’tan başka hüküm koyucu mu arayayım? Oysa O size kitabı ayrıntılı bir şekilde indirmiştir…”
Kehf 26: De ki: Allah, ne kadar durduklarını daha iyi bilir; göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na mahsustur. O, öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki!… Bütün gökler ve yer halkına, O’ndan başka hiç bir veli yoktur. O, hiç kimseyi, hükmünde ortak yapmaz.
Yusuf 40: O’nun berisinde sizin ve atalarınızın kutsadığı isimlere tapıyorsunuz. ALLAH, onlar hakkında bir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız ALLAH’ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Lakin insanların çoğu bilmezler.
Araf 2: Sana indirilmiş bir kitap. Onunla uyarmak ve müminlere mesaj olması hususunda içinde bir sıkıntı olmasın.
Maide 48: Ve (Ey Muhammed) sana ellerindeki kitapları tasdik edici (doğrulayıcı) ve onu koruyucu olarak bu Kitab’i hakk ile indirdik. Artık onların aralarında Allah’in indirdiğiyle hükmet ve sana Hakk’tan gelenden ayrılıp da onların hevâlarına uyma. Sizin hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri, size haber verecek.
Maide 49: (Sana şu talîmati verdik): Aralarında Allah’in indirdigi ile hükmet ve onlarin arzularina uyma. Allah’in sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptiımamalarına dikkat et. Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına belâ etmek ister. Insanlarin birçogu da zaten yoldan çikmislardir.
Maide 50: Yoksa cahiliye dönemindeki yasaları mı arıyorlar? Bilgiye dayanan kesin inanç sahipleri için ALLAH’tan daha güzel yasa koyucu olabilir mi?
Yunus 15: Ve onlara âyetlerimiz, delillerle okunduğu zaman Bize ulaşmayı dilemeyen kimseler şöyle dedi: “Bize bundan başka bir Kur’ân getir veya O’nu değiştir.” De ki: “O’nu, kendi nefsimden (bir şey) ilka ederek benim değiştirmem olamaz. Ben ancak bana vahyolunan şeye tâbî olurum. Şâyet Rabbime asi olursam muhakkak ki ben, büyük günün azabından korkarım.”
İsra 73: Onlar neredeyse sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi.
Hakka 44-47: Eğer Peygamber bize atfen bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, elbette onu bundan dolayı kıskıvrak yakalardık; sonra da onun şah damarını keser atardık. Hiçbiriniz buna engel de olamazdınız.
Hadislerin uydurma olduğu ile ilgili DELİL:
Nisa 127: O kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar, de ki: Onlar hakkındaki fetvayı Allah veriyor ve kendilerine verilmesi icap eden mirası vermediğiniz ve beğenip almadığınız yetim kızlarla aciz çocuklar hakkında ve yetimlere adaletle muamele hususunda işte size kitapta okunan hüküm. Hayra ait neler yaparsanız şüphe yok ki Allah hepsini bilir.
GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ PEYGAMBER’DEN FETVA İSTEDİKLERİNDE ALLAH DURUMA MÜDEHALE EDİP “AYET” GÖNDERMEKTEDİR. HÜKÜM, PEYGAMBERE BIRAKILMAMAKTADIR.
Ayrıca Maide Suresi 101. ayeti de bu durumu desteklemektedir: Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Eğer Kur’an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. (Açıklanmadığına göre) Allah onları affetmiştir. (Siz sorup da başınıza iş çıkarmayın). Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir. Bu ayette “Kur’an indirilirken sorarsanız size açıklanır” buyruluyor. Demek ki Resul, Kuran ‘a göre hükmediyordu. Referansı Kuran idi. “Kuran tamamlanınca hala aciklanmamış bir şey varsa onu sormayın” diyor. Kuran’da her şeyi ayrıntılı olarak açıkladığını, hiç bir eksik bırakmadığını da ifade ediyor:
Enam 114: Allah size kitabı, içinde herşey inceden inceye açıklanmış olarak göndermişken Allah’tan başkasını mı hakem isteyeceğim?
Yani bir kul olarak Peygamberimizin de bizlerin de hesaba çekilip sorgulanacağı vahiy yalnızca “Kuran’dır”.
Bu tespiti şu ayet-i kerime desteklemektedir:
Zuhruf 44: Ve muhakkak ki o (Kur’an), hem senin için, hem kavmin için bir şereftir ve ileride ondan mes’ul olacaksınız.
Peki Muhammed peygamberimiz Kuran dışında vahiy almış mıdır? Evet, Muhammed Peygamberimiz Kuran dışında da vahiy almış olabilir, aynı Hz.İbrahim (r.a) , Meryem (ra), Musa`nın annesi, İsa’nın havarileri (Maide 111) bal arısı (Nahl suresi) ve Kurandaki diğer örnekleri gibi. Ancak bu vahiyler risalet gereği değildir, günlük olaylarla sınırlıdır, evrenselliği ve dinde bir bağlayıcılığı yoktur. Bunun dayanağı şu ayettir: Ve hani Peygamber, eşlerinden birine gizli bir şey söylemişti de o, bu sözü, başkasına haber verince ve Allah da bunu, Peygambere açınca Peygamber, bu olayın bir kısmını söylemiş, bir kısmındansa vazgeçmiş, söylememişti. Peygamber, bunu eşine haber verince o, kim haber verdi bunu sana demişti, o da demişti ki: Her şeyi bilen haber verdi bana, her şeyden haberdar olan. (Tahrim 3) Bu vahiy, bal arısı ile Allah arasinda olan vahiy gibi insanlığı ilgilendirmeyen bir vahiy çeşididir. Kavram kargaşası yaşayanlar buna “İlham” da diyebilirler. Bunun harici vahiyler, yani bizi ilgilendirenler Kuran’dan ibarettir. “Kuran yetmez deyip peygamberin dinle ilgili hüküm koyucu vahiyler aldığını düşünenlere, 200 yıl sonraki kitaplarla dinin tamamlandığını düşünenler şu ayetin üzerinde de düşünsünler: ,
Maide 3: Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim. Ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ayrıca Kuran’ın hadisler olmazsa anlaşılmaz olduğunu savunan hadisçilere şu soruyu soruyorum: Hadisleriniz arasında neden şu şekilde tek bir hadis bile yok?
X suresindeki Y ile ilgili ayetler geldiğinde biz anlamadık, Resulullah’a götürdük. O da bize “…” diye bu ayetleri açıkladı.
veya
Biz Y ayeti indikten sonra ayetteki hüküm genel midir anlayamadık, Resulullah’a götürdük. O da: “Hayır o ayet münferit X olayı üzerine inen ve sadece X olayını ilgilendiren bir ayettir, genel anlamayın” dedi.
Kuranın olmazsa olmaz açıklayıcısı olduğunu iddia ettiğiniz hadislerinizde neden böyle hadisler yok?
HÜKÜM ALLAH’INDIR, ALLAH HAKEMDİR
“İnsanlar tek bir ümmet idi. Allah, peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi. İnsanların anlaşmazlığa düştükleri konularda aralarında hüküm vermek için peygamberler ile birlikte hakk içerikli kitap indirdi.” (Bakara 213)
“Allah’ın kitabından kendilerine bir pay verilmiş olanları görmedin mi? Bunlar aralarında hüküm versin diye Allah’ın kitabına çağırılıyorlar, fakat sonra aralarından bir grup bu kitaba karşı çıkarak sırt çeviriyor.” (Al-i İmran 23)
“Allah size ayrıntılı açıklamalar içeren kitabı indirmişken ben O’nun dışında bir hakeme mi başvurayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, Kur’an’ın gerçeğe dayalı olarak Allah tarafından indirildiğini bilirler. O halde sakın kuşkuya kapılanlardan olma.” (En’am 114)
“Gerçek egemen olan Allah yücedir. Ey Muhammed, Kur’anın sana vahyedilişi sona ermeden onu okumakta acele etme ve Rabb’im bilgimi artır’ de.” (Ta-ha 114)
“De ki; «Rabb’imiz bizi bir araya getirecek, sonra aramızdaki uyuşmazlıkları hak uyarınca çözecektir. O son derece âdil bir yargıç ve her şeyi bilendir.” (Sebe 26)
“Rabbiniz Allah’dır, o gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş’a kuruldu. O gündüzü sürekli kovalayan geceyi gündüzün üzerine örter. Güneş, ay ve yıldızlar O’nun buyruğuna baş eğmişlerdir. İyi bilin ki, yaratma ve yönlendirme O’nun tekelindedir. Alemlerin Rabbi olan Allah yücelerin yücesidir.” (Araf 54)
“Allah’ı bir yana bırakarak taptığınız düzmece ilahlar, ya sizin ya da atalarınızın taktığı birtakım boş, içeriksiz adlardan başka bir şey değildirler. Allah onlara hiçbir güç vermiş değildir. Egemenlik sadece Allah’ın tekelindedir. O yalnız kendisine kulluk sunmanızı emretmiştir. Dosdoğru din, işte budur. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyor.” (Yusuf 40)
“Gerçekten Tevrat’ı biz indirdik; bu kitap doğru yol kılavuzluğu ve ışık içerir. Gerek İslâm’a bağlı peygamberler ve gerekse Allah’a bağlı bilginler ile din adamları Allah’ın bu kitabının görevli koruyucuları ve doğruluğunun şahitleri sıfatı ile yahudiler arasında buna göre hüküm verirler. Buna göre insanlardan değil, benden korkunuz da ayetlerimi bir kaç para karşılığında satmayınız. Kim Allah’ın indirdiği ayetlere göre hüküm vermez ise onlar kafirlerin ta kendileridir.” (Maide 44)
“Tevrat’ta, yahudilere yazılı olarak bildirdik ki, canın karşılığı can, gözün karşılığı göz, burnun karşılığı burun, kulağın karşılığı kulak, dişin karşılığı diştir ve yaralamalarda da karşılıklılık (kısas) ilkesi geçerlidir. Kim kısas hakkını bağışlarsa bu onun günahlarına kefaret olur. Allah’ın indirdiği ayetlere göre hüküm vermeyenler ise zalimlerin ta kendileridirler.” (Maide 45)
“Bu peygamberlerin ardından kendisinden önce gelen Tevrat’ı onaylayıcı olarak Meryemoğlu İsa’yı gönderdik; O’na doğru yol bilgisi ile ışık içeren, önündeki Tevrat’ı onaylayan, takvalılar için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.” (Maide 46)
“İncil ümmeti, Allah’ın bu kitapta indirdiklerine göre hüküm versin. Kim Allah’ın indirdiği ayetlere göre hüküm vermez ise onlar fasıkların, doğru yoldan çıkmışların ta kendileridir.” (Maide 47)
“Sana da daha önceki kutsal kitabı onaylayıcı ve içeriğini koruyucu olan bu hak kitabı indirdik. Buna göre onların arasında Allah’ın indirdiği ayetlere göre hüküm ver, sana gelen gerçekten saparak onların keyfi arzularına uyma.” (Maide 48)
“O halde onların arasında Allah’ın indirdiği ayetlere göre hüküm ver, onların keyfi arzularına uyma, onların seni Allah’ın indirdiği hükümlerin bir kısmından bile şaşırtmalarından sakın, eğer sana sırt çevirirlerse bil ki, Allah, günahlarının bazısı yüzünden onları cezalandırmak istiyor. Kuşku yok ki, insanların çoğu fasıktır.” (Maide 49)
“Yoksa istedikleri cahiliye düzeni midir? Kesin inançlılara göre Allah’ın düzeninden, Allah’ın verdiği hükümden daha iyisi düşünülebilir mi hiç?” (Maide 50)
“Görüş ayrılığına düştüğünüz herhangi bir meselede hüküm vermek Allah’a aittir. İşte bu, benim Rabb’im olan Allah’tır. O’na dayandım, O’na yöneldim.”( Şura 10)
“Allah, dinden Nuh’a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa ya ve İsa ‘ya tavsiye ettiğimiz Allah’ın dinini hayata egemen kılın ve bu konuda görüş ayrılığına düşmeyin’ direktifini sizin için bir hayat düsturu olarak öngördü. Fakat kendilerini çağırdığın bu düstur Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.»” (Şura 13)
“Bundan dolayı sen insanları Allah’ın dinine davet et ve emrolunduğun gibi doğru ol, onların heva ve heveslerinden kaynaklanan hayat sistemlerine uyma ve deki: «Ben Allah’ın indirdiği her Kitab’a inandım; aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizimde Rabb’imiz, sizinde Rabb’inizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size aittir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak birşey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüşte O’nadır.»” (Şura 15)
“Yoksa, Allah’ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara kanun kılacak ortakları mı vardır? Eğer azabı erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz zalimler için can yakıcı bir azap vardır” (Şura 21)
“Bunun yanı sıra biz onu Arapça bir hüküm sistemi olarak indirdik. Eğer sana gelen bu bilgiden sonra onların keyfi arzularına uyacak olursan, seni Allah’ın elinden kurtaracak bir destekçi, bir koruyucu bulamazsın.” (Ra’d 37)
“Allah dilediği hükmü yürürlükten kaldırır, dilediğini de yürürlükte tutar. Ana kitap O’nun katındadır.” (Ra’d 39)
“Bizim kâfirlerin yurtlarını uçlarından kırptığımızı, Müslümanlar lehine alanlarını daralttığımızı görmüyorlar mı? Hüküm veren Allah’tır, O’nun hükmünü gözden geçirecek hiç kimse yoktur. O’nun hesaplaşması pek çabuktur.” (Ra’d 41)
“Allah ve Resulü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık inanmış bir erkek ve kadına, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab 36)
“Biz sana bu hak içerikli kitabı indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın gösterdiği gibi hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma.” (Nisa 105)
“Sana her ne vahy ediliyorsa ona tabi ol. Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.” (Yunus 109)
“Dedi ki; «Onların mağarada ne kadar kaldıklarını herkesten iyi bilen Allah’dır. Göklerin ve yeryüzünün sırlarının bilgisi O’nun tekelindedir. O ne güzel görür ve ne güzel işitir. İnsanların O’nun dışında başka bir koruyucuları, başka bir önderleri yoktur ve O egemenliğine hiç kimseyi ortak etmez.” (Kehf 26)
“Ey müminler, Allah’a itaat ediniz; Peygambere ve sizden olan devlet yetkililerine de itaat ediniz. Eğer gerçekten Allah’a ve ahiret gününe inanmışsanız herhangi bir konuda anlaşmazlığa düştüğünüzde o meselenin çözümünü Allah’a ve Peygamber’e havale ediniz. Bu sizin hesabınıza en hayırlı ve en iyi akıbet vaad eden bir tutumdur.” (Nisa 59)
“Hayır, hayır! Rabbine andolsun ki, onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda senin hakemliğine başvurmadıkça sonra da vereceğin karara, gönüllerinde hiçbir burukluk duymaksızın, kesin bir teslimiyetle uymadıkça mümin olamazlar.” (Nisa 65)
“Aralarındaki davalarda Allah’ın ve Peygamberin vereceği hükme uymaya çağırılan mü’minlerin söyleyebilecekleri tek söz «Duyduk ve uyduk» sözüdür. İşte mutlu sona erenler onlardır.” (Nur 51)
“Sonra ey Muhammed! Sana da insanların uyacakları bir hayat sistemi (şeriat) verdik. Sen ona uy, bilmeyenlerin arzularına uyma.” (Casiye 18)
“Göklerin ve yeryüzünün egemenliğinin Allah’a ait olduğunu bilmiyor musun? Allah’tan başka hiçbir dostunuz ve destekçiniz yoktur.” (Bakara 107)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)